Çok sıkıldım. Nasıl sıkıldım anlatamam ama resmini çizebilirim. Hayır resmini de çizemem. Bir de neden çizeyim zaten sıkılmışım. Sağ avucun kaşınıyorsa para gelecek, sol avucun kaşınıyorsa çıkacak derler ama sen komple kaşınıyorsan bunun için yapacak hiç bir şey yok. Bugünlerde böyle biraz kaşınıyorum. Yapacak şey az da değil aslında ama çok da sayılmaz. Yani nasıl desem biz bize takılıyoruz. Boktan hayatlarımızı ip atlayıp, top oynayarak geçiriyoruz demek isterdim ama bunlar da 30 yıl öncesinde kaldı. Yakın zamanda, yakın olmayan zamana dair bir çok düşünce ile boğuştuk. Bu düşünceler bizi bir oraya bir buraya savurdu ve şu an buradayız. Yaptıklarımızı da neden yaptığımızı hatırlamadığımız gibi söylediklerimizi de neden söylediğimizi umursamıyoruz. Artık tüm bunlar pek de bir şey ifade etmiyorlar, özetle ağızdan çıktıkları anda buharlaşıp havaya karışıyorlar ve biz onları yeniden soluyoruz. Bu sonsuz döngü hiç bitmiyor. Neden yaptığımızı bilmediğimiz şeyleri defalarca yapmakla geçiyor hayatımız. Bu şuna benziyor: Aslında hiç bir yerin kaşınmıyor ama sen bir anda ayağının üstünü kaşımaya başlıyorsun ve böylece daha çok kaşımanı istiyor sonra daha çok kaşıyorsun. Bir anda bir bakıyorsun ki ayağın deli gibi kaşınıyor, buna engel olamıyorsun. Ayak o noktadan sonra sana hükmetmeye başlıyor. Ortada bir bok yokken, bir anda yapılan şeyler bir zorunluluk olarak üstüne yapışıyorlar. İnsiyatif almak bir yana, artık senin bir seçim şansın kalmıyor ve bu sürekliliğin köpeği oluyorsun. Ama sabret yakında devran döner, devran döndüğünde biz de evlerimize dönebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sizde içinizden ne geliyorsa yazın... Ben öyle yaptım...