7 Şubat 2018 Çarşamba

Ankara'dan bildiriyorum

                                  ankara yiğit özgür ile ilgili görsel sonucu

Cidden ne bok yiyorum ben acaba Ankara'da... Yeni iş, yeni hayat, yeni şehir... Bir yerden, bir durumdan, bir kişiden sıkıldığımda ilk aklıma gelen değişim. Doğru mu yapıyorum ben de bilmiyorum ama eski olanla boğuşmaktansa yeni olanı safça beklemek daha doğru gibi geliyor. Daha geçen yaz iş için Ankara'ya geldiğimde arkadaşımla konuşuyoruz. Dedi ki "Kızım sen orayı seviyorsun. Bakarsın yerleşirsin yine." Bendeki cevap: "Bir içine etmediğim bu şehir kalmıştı. Aman allah korusun bu saatten sonra asla gelmem." İşte orada hayatımdaki kilit kelimeyi kullanmış oldum: Asla. Ne zaman asla desem başıma geliyor çünkü hepimiz bu hayatta aslalarımızla sınanıyoruz. Daha iki ay oldu buraya geleli ama şimdiden İzmir'e dönmek zor geliyor. Döndüğümde tüm düzenim bozuluyor. Kim derdi ya seneler sonra Ankara'ya gideceksin diye... Ankara'da hemen hemen herşey bıraktığım gibi sadece artık Söğütözü'ndeki Varan, Ulusoy otobüsleri filan yok. Armada'ya kadar giden mis gibi metro yapmışlar, öğrenciyken sürünürdük oraya gideceğiz diye elimizde 30 kiloluk valizlerle. Kızılay zaten hep aynı, kroluğundan ve kalabalıklığından hiçbir şey kaybetmemiş. Tunalı desen artık Kızılay'dan hallice... Yıldız Aspava'daki Cebrail de dahil olmak üzere herşey yerli yerinde duruyor. Koca şehirdeki yalnızlığım bile aynı. Gelir gelmez kucakladı beni. Sardı bırakmıyor. Geçici heveslerle kalbimi dolduruyor, ruhumu yoruyorum. Kısacası Ankara'da hava sert... Her zamanki gibi... İnsanlar soğuk... Ankara'dan bildiriyorum: Ne zamana kadar bildiririm bilmiyorum.