1 Eylül 2016 Perşembe

Hoşçakalın


Beş yaşındayken piyano derslerine başladım. Daha ilk ders "Do-re-do-re-do-re" diye başlayınca, fenalık geçirip kendimi yerçekimine emanet ettim. Monotonluk beni bozdu. Diğer tüm notalara dokunma isteğim ağır bastı. Bale, yüzme, basketbol, voleybol ... Hepsini denedim. Hiçbirini layığıyla yapamadım. Ben de gittim.
Büyüdüm. İşler değişti. Bir sürü işe girdim. Biri bile beni cezbetmedi. Mış gibi yapamadım. İstedikleri olamadım. Haksızlığa göz yumamadım. Düzene uyamadım. Hem yordum, hem yoruldum. Gittim.
Bir çok insan tanıdım. Üzdüm, üzüldüm, kırdım, kırıldım. Bazen methiyeler düzdüm, yeri geldi en ağır küfürleri ardı ardına sıraladım. Herşey karşılıklı tabii, zaman oldu el üstünde tutuldum, bittiğinde bir kenarda unutuldum. Bir türlü bir adem evladına kendimi anlatamadım. Gittim. 
İdeolojilerden boğuldum. Yorumlardan soğudum. İnsanların körlüğü canıma tak etti. Cehaletle yoğuruldum. Kurtuluşu sonunda yine kendimde buldum. Gittim. 
Can bu dedim, canımdan oldum. Dost kelimesini unuttum. En sonunda "Sen de mi Brütüs?" diyen yine ben oldum. Gittim. 
Yol güzel, gel beraber gidelim. Efendim? "Cehennemin dibine git" mi diyorsun. Peki o halde ben gittim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sizde içinizden ne geliyorsa yazın... Ben öyle yaptım...